ARTVİN HALKINA VE KAMUOYUNA

Değerli Basın mensupları,

Yaşam mücadelesi veren değerli Artvinliler,

Geçen yılki başlığımız “YAŞAMA HAKKIN, YÜRÜTTÜĞÜN MÜCADELE KADAR”  şeklindeydi. Evet bu görüşümüz halen devam ediyor ve bizler bu yüzden mücadeleye hiç ara vermeden başta hukuki zeminde olmak üzere sürdürüyoruz. Halkımızı, Artvin dışındaki Artvinlileri bilgilendirmeye devam ediyoruz.

Cerattepe konusunda gelişmeleri değerlendirmek için, birbirimizin gözlerinin içine bakarak kalbimizden geçenleri ve mevcut durumu anlatmak için toplandık. Bugün Artvin halkına 16 Şubat 2016 tarihinde, çeşit çeşit gazın, plastik mermilerin, copların, tomaların reva görüldüğü, büyük zulmün 4. yıl dönümüdür. Ülkemizin varlıklarını kendi varlıklarına katmak için memleketimize çöreklenenlerle mücadelemizin de tam 25. yılı. Diğer bir ifade ile çok uluslu emperyalist maden şirketlerinin bizi yenemediklerinin kanıtı olan koca bir çeyrek asır. Geçen bu 25 yılın içinde bizlerle birlikte olan eski başkanlarımız da dahil tüm dostlara selamlar ve minnetler yolluyoruz. Bu süreçte aramızdan ayrılanlara rahmetler olsun. Onların destekleri hiç bir zaman unutulmayacak.

Bildiğiniz gibi 1995’te başlayan ilk madencilik dönemlerinde, Artvin halkının kararlı duruşu ile  2002 yılında ilk maden şirketi Cominco, 2008 yılında da Inmet Mining “Biz Artvin Halkının istemediği bir şeyi yapamayız” diyerek çekildiler. Neden? Çünkü sizlerle beraber her durumda bir faaliyet içinde olduk. Hep beraber dillere destan bir mücadele sonucu 2008 yılında, Rize İdari Mahkemesi maden ruhsatını iptal etti.

2009 yılının başında da Danıştay maden ruhsatı iptaline dair verilen kararı şu açıklamayla onadı: « …maden ruhsat alanlarının milli park ve turizm alanları ile iç içe olduğu, maden   işletmeciliğinin ülke ekonomisine esasen bir katkısının olamayacağı, bölgenin eşsiz doğal güzellikleri ve varlıklarının zarar göreceği, Artvin’in jeolojik olarak heyelan riski taşıyan bir alanda bulunduğu, aktif heyelan alanları bulunduğu, bu konuda birçok bilimsel rapor bulunduğu, bölgede yapılacak madencilik faaliyetinin bitki ve hayvan türlerini olumsuz etkileyeceği, hukuka aykırı olarak ruhsatlandırma işleminin yapıldığı, ÇED olumlu raporu aranmadığı, bu nedenle işletme izni ve ruhsatların iptaline” karar verilmiştir.

Mart 2011’de Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, Yeni Maden Kanunu çerçevesinde ülke genelinde 1343 maden alanının ihale edileceğini duyurdu ve ne yazık ki listede, 2008 yılında hukuken kazandığımız Cerattepe ve Genya’nın da bulunduğunu ve hatta önceleri 256 hektar olan sahanın 4406 hektara genişletildiğini de üzüntü ve kızgınlıkla öğrendik.

2014 yılında şirket, bu kez Cerattepe’de açık altın işletmesi izni için başvurdu. Haziran 2014’te Valilik, açık işletme için ÇED gereklidir kararı verdi. Aslında bu ne demekti biliyor musunuz: “Altın madenciliği için ÇED çoktan hazırlandı da imzayı beklemektedir”. Şirketin “bizim altınla ilgimiz yok, bakır çıkaracağız” sözünün aslında bir kandırmacadan ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Artvin’liler bilmelidir ki sadece bakırın atıkları değil, altın madenciliğinin de doğa ve yaşam düşmanı atıklarıyla da uğraşmak zorunda kalacağız.

21.06.2015 günü Artvin halkı Cerattepe’de nöbete başladı. Kadın erkek, genç, yaşlı, çoluk-çocuk, gelin-damat, Artvin’den ve ülkemizin her yerinden Artvin’li ya da değil tam 245 gün süren nöbetle Cerattepe’ye bir çivi bile çaktırmadık. Bu mücadele şiddet içermeyen sivil direnişin dünyaya mal olmuş bir timsalidir ve ülkemizin bir çok yerinde başlatılan benzer direnişlere ilham kaynağı olmuştur.

29.06.2015 günü ise şirket, konteynırları Cerattepe’ye çıkarmak istedi. Nöbet tutan halk engel oldu. Konteynırlar Kafkasör’den geri dönmek zorunda kaldı. Ertesi gün şirket yeniden başka bir yoldan çıkmayı denedi. Halk yine geri çevirdi (Kütüklü resmin çekildiği gün).

Bu eylemden 10 gün sonra bir sabah erken saatte şirket, jandarma ve polis eşliğinde Cerattepe’ye çıkmak istedi. Öyle ya jandarma da polis de şirketin kolluk gücü değil miydi? Gel deyince gelirler, git deyince giderler, ez deyince ezerler. Yazık ki Devlet halkı değil, bir anlamda çok uluslu şirketlerin işbirlikçisi Cengiz’in madenini korumayı tercih etmişti. Her yıl sokakta koruma isteyen 500’den fazla kadının katledilmesine seyirci kalan kolluk güçleri, devlet içinde devlet olan Cingiz’in madenini korurken çok cömert davranabilmektedir.

Bu arada hukuken de ilklere imza atıyorduk. 10.07.2015 tarihinde yeni ÇED Olumlu kararının iptali için 751 katılımcının imzası ile 61 avukatın yer aldığı Türkiye’nin o zamana kadar en büyük çevre davası açıldı.

15.02.2016 günü çok sayıda güvenlik gücünün Artvin’e doğru hareket ettiği duyumu alınması üzerine halk Atmaca mevkiinde nöbete çıktı. 16 Şubat sabahı şirketin iş makinesi ve konteyneri güvenlik gücü eşliğinde Atmaca’ya getirildi. Yasal sürecin güvenlik güçlerine anlatılmasına rağmen, Artvin halkı tarihinde ilk defa gaz ve plastik mermi ile müdahaleye maruz kaldı. O gün akşama kadar müdahale devam etti. Halk direndi. Ertesi gün boyunca sert tavır devam etti. Esnaf iki gün boyunca kepenk kapattı. İkinci gün 6 kişi gözaltına alındı. Gün boyu devam eden yoğun şiddetin ve baskının sonucunda şirket, devletin güvenlik güçleri eşliğinde Cerattepe’ye çıktı.

Ardından 21 Şubat 2016 tarihinde ise Cerattepe’ye çıkmak istemiyle yapılan yürüyüşe Artvin Devlet Hastanesi önünde polis tarafından çok şiddetle müdahale edildi. Gaz ve plastik mermi kullanıldı. Çok sayıda yaralanan oldu.

Arazide çalışmaya başlayan şirket, Haziran 2017’de şirket kendi gibi kirli sularını Hatila’ya boşaltmaya başladı.

3 Ekim 2017’de şirketin, bizzat kurdurduğu “Bizim Artvin Platformu Derneği” ile yaptığı özel sözleşme ortaya çıktı. Şirket tarafından maaşa bağlanan bazı insanların parayla memleketlerini sattıklarının belgeleri ortaya çıkmıştı. Dünyada herkes madene karşı mücadele ederken, ilk kez memleketinde maden çıksın diye kurulmuş bir dernek olarak tarihe geçtiler.

16 Ocak 2018 tarihinde Türkiye çapında yapılan imza kampanyası Artvin dernekleri temsilcileri ile Türkiye Büyük Millet Meclisine götürüldü.

27 Eylül 2018 tarihinde Cerattepe’deki 22 hektar olan işletme izinlerinin 240 hektara çıkarılması ile ilgili açılan iptal davası duruşması yapıldı. Ardından bir buçuk ay sonra bu davayı kazandık. Dava üst mahkemede beklemededir. Yani halen bu şartlarda bile kazanmaya devam ediyoruz.

11 Aralık 2018 tarihinde ise sulara dokunmayacağız diyen şirketin Sitimzara suyunu da kendine bağladığını öğrendik. Bunun üzerine 18 Şubat 2019 tarihinde  Sitimzara suyunun şirkete verilmesinin iptali için bir dava daha açıldı. Hatila Köylüleri, Arıcılık Kooperatifi (Taşlıca Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi), Yeşil Artvin Derneği ve Hatila (Taşlıca) Muhtarlığı olarak dava açıldı.

25 Eylül 2019 tarihinde ise Artvin Halkının kararlı ve özgün mücadelesi Mekanda Adalet Derneği tarafından kitaplaştırıldı. ‘Doğa ve yaşam mücadelesi tarihi’ açısından Cerattepe koca bir kitap ile tarihe mal edilmiş oldu.

17 Ocak 2020 tarihinde ise Artvin’liler için alışılmadık ancak madenci şirketine yakışan bir olay oldu. Şehrin içme suyu olan Satimo deresi suyuna el koymak isteyen şirket, kar yağışının kamuflajına sığınıp kimseden izin almadan gizlice toplama tankı koyup, suyu ele geçirme hazırlığı yaparken belediye ekibi tarafından suçüstü yakalandı. Burada kaynaklarını koruma görevini layıkıyla yapan belediye çalışanlarına teşekkürü borç biliriz.

20 Ocak 2020 tarihinde 3 parça halinde ihale edilmiş olan 4132 hektarlık alan için ihalenin iptali davası açıldı. Bu davaya Hatila, Sarıbudak, Ballıüzüm ve Oruçlu Köyü muhtarlıkları da dahil oldu.

Sevgili Artvinliler, değerli basın mensupları. Şu an Artvin Cerattepe’de 22 hektar diye başlayan maden sahası 8538 hektara ulaşmıştır. Artvin Hod maden sahası da bundan daha büyük bir sahadır. Anlayacağınız Artvin’imizdeki maden sahaları acıdır ki Türkiye’nin en büyük yok edilecek sahaları durumundadır. Maden sahalarının yavaş yavaş nereye varacağı bilinmez. Milli Park sınırına gelen maden sahası yarın milli parkın içine girmeyeceğinin garantisi yoktur. Artvin ilinde 325 maden sahası görünmektedir. Hepimizin köyü kasabası yani yaşamı tehdit altındadır. Bu mücadele top yekün bütün vilayete yayılması gereken bir mücadele haline getirilmelidir. Yoksa bu güzel memleketimiz, Artvin’imiz bütünüyle elden çıkacaktır.

Cerattepe mücadelesi 25 yıla varmış bir mücadele olup bu süreçte zaman zaman bir adım geri düştüğümüz olmuştur. Ancak her zaman daha güçlü olarak yeni başarılar yeni kazanımlar elde ettik.

Sevgili Artvin’liler biz halen nöbetteyiz, Şirket pılı pırtısını toplayıp eski şirketler gibi gidene kadar durmaksızın mücadele etmeye kararlıyız.

Ey Cengiz İnşaat ve onun işbirlikçileri!

Siz kendi öz vatandaşlarınıza gaz bombası atsanız da, coplarınızı vursanız da her yanımıza, küfürler etseniz de milletimizin oralarına buralarına, yerin 400 m dibine girseniz de, ormanları yıksanız da, bu nöbet, bu mücadele her zorluğa karşı bitmeyecektir. “Zulmü her kabul edişin, daha büyük zulümleri doğuracağını” iyi biliyoruz. Bu böyle biline. Sonuç alınana kadar devam, bu kararlılık bizim vicdanlarımıza, atalarımıza ve çocuklarımıza borcumuzdur.

Artvin varsa biz de varız. BİZ DAİMA NÖBETTEYİZ

ARTVİN HALKI YENİLMEZ, CERATTEPE GEÇİLMEZ

YEŞİL ARTVİN DERNEĞİ