BASINA VE KAMUOYUNA
Artvin halkı, Cerattepe’ye yapılmak istenen madene karşı 20 yılı aşkın süredir mücadele ediyor. Cerattepe’ye yapılmak istenen siyanürlü madenciliğe karşı direnen Artvin halkı “ÇED Olumlu” kararının iptali ile ilgili açtığı dava geçtiğimiz Mart ayında Cerattepe’de yapılan keşfin ardından hazırlanan 61 sayfalık “madeni aklama” bilirkişi raporu Mahkemeye sunuldu. Bu rapor, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verdiği “ÇED Olumlu” kararını olumlama raporudur.
Artvin Cerattepe, Kafkasya ekosisteminin Türkiye sınırları içerisinde Artvin Kafkasör Yaylası’na kadar uzanan tek bölgesidir. Bölge, dünyanın 100 doğal ormanlarından biri olup, fauna ve flora açısından çok zengindir. Artvin’in % 59’u, Cerattepe’nin tamamı ormanlık bir alandır. 1700 metre yüksekliğindeki Cerattepe Artvin il merkezine kuş uçuşu 4 km mesafede olup , zengin su kaynaklarına sahiptir. Artvin ilinin içme suyu Cerattepe su kaynaklarından karşılamaktadır.
Artvin ilinin yüzölçümünün %8,2’si tarım arazisi olup, halihazırdaki Borçka, Deriner, Muratlı ve Yusufeli barajlarıyla bu tarım arazilerinin önemli bir kısmı su altında kalmıştır.
Cerattepe maden ruhsat sahası içerisinde “Artvin Kafkasör Turizmi Koruma ve Geliştirme Bölgesi” yer almakta olup, “Hatila Vadisi Milli Parkı” da bu bölgede bulunmaktadır.
Artvin’e ilk olarak 1990’lı yılların başında TECK COMİNCO Madencilik şirketi gelmişti, Artvinlilerin madene karşı reaksiyonu/ duruşuyla geri çekilen COMİNCO maden arama şirketi, maden işletme hakkının yine Kanada’lı İNMET firmasına devretmiş, İNMET firması da tepkiler nedeniyle maden arama ruhsatını Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne devrederek sahadan ayrılmıştı.
13 Şubat 1996 tarihinde Artvin Valiliği Çevre Kurulu’nun Resmi Gazetede yayımlanan kararına göre ; madencilik faaliyeti, orman varlığının yok edilmesiyle oluşacak erozyon sonucu heyelan ve selin Artvin’i tehdit edeceği, Kafkasör yöresindeki turizm faaliyetlerinin olumsuz etkileneceği, kaynak ve yüzey sularının kirleneceği, siyanür ve diğer tehlikeli atıkları depolayan barajın bölge üzerinde çok büyük riskler oluşturacağı gerekçesiyle olumsuz görüş bildirilmiştir.
Maden Teknik Arama (MTA) Genel Müdürlüğünün 98-21 E numaralı proje çalışmasında; Cerattepe’deki madenin işletilmesi sırasında patlamalar sonucu yapay titreşimlerin bu bölgedeki heyelanları tetikleyeceği belirtilmektedir.
Kafkas Üniversitesi Artvin Orman Fakültesinin Akademik Genel Kurulunun 18.04.2006 tarihinde toplanarak oybirliği ile aldığı ve “Fakülte Görüşü” olarak kabul ettiği rapora göre, “Cerattepe’de madencilik faaliyetinin durdurulmasının kamu yararına uygun olduğu” ortadadır.
Bu rapor ve görüşlere rağmen, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 17 Şubat 2012 tarihinde yapılan ihale Özaltın A.Şirketine verilmiştir.
TMMOB Orman Mühendisleri odası uzmanların 13 Eylül 2013 tarihinde hazırladığı raporda;” söz konusu orman alanları ve sağladığı sayılamaz/ölçülemez çevresel hizmetler hiçbir kısa süreli ekonomik faaliyetler uğruna gözden çıkarılmamalı ve Cerattepe’de madencilik faaliyeti yapılmamalıdır” görüşü kamuoyuna bildirilmiştir.
İhaleyi alan Özaltın A.Şirketi rodövans (madeni kiralama) yöntemiyle madeni Eti Bakır’a devreder.
Eti Bakır Anonim Şirket Cengiz Holding’e ait olup, 17-25 Aralık 2013 tarihinde yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarında gündeme gelen ve ses tapelerinde (kayıtlarında) millete hakaret eden, iktidara yakınlığı ile bilinen Mehmet Cengiz’e ait olduğunu belirtmek isteriz.
Eti Bakır tarafından hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi(ÇED) raporu, Rize İdare Mahkemesi 5 Ocak 2015 tarihinde maden arama projesi için daha önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığının verdiği ÇED Olumlu kararını iptal ederken, “Planlanan maden faaliyetinin hayata geçirilmesiyle, Artvin ilinin yöre sakinleri açısından yaşam alanı olmaktan çıkacağı, bu bölgede aynı anda dava konusu projeyle bu projenin etkisi altında bulunan yaşam alanları ve koruma altındaki alanların bir arada olamayacağı kanaatine varılmıştır” der. Ancak proje sahibi şirket 2009/7 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı genelgesine dayanak göstererek ÇED Raporunda birkaç küçük tadilat yapıp yeniden 19 Haziran 2015 tarihinde Artvin Orman Bölge Müdürlüğü’nün “ÇED Olumlu” görüş bildirmesiyle tekrar alevlenen mücadele 24 saatlik nöbet tutularak devam ediyor.
Türkiye Barolar Birliği ve TMMOB’nin desteklediği, 61 avukatın hazırladığı ve 760’ın üzerinde davacının imzası bulunan dava dosyası, Türkiye’nin en geniş katılımlı çevre davası olma özelliği taşıyor.
Mahkeme projenin “ÇED Olumlu” kararının iptali için yüzlerce Artvin’li yurttaş ve Yeşil Artvin Derneğinin açtığı davada 15 Aralık 2015 tarihinde aldığı son ara kararda, yürütmeyi durdurma talebinin keşif ve bilirkişi incelemesinden sonraya bırakmıştı. Ancak Cengiz Holdingin biran önce Cerattepe’de faaliyet başlatmak için 7 ilden çevik kuvvet ve jandarma birlikleri, TOMA ve zırhlı araçlar eşliğinde Kafkasör Yaylası’na doğru yola çıkması Artvin halkını sokağa döktü.
Yaşam alanlarına sahip çıkan, doğa katliamına karşı savunma hakkını kullanan Artvinliler TOMA’lı, coplu, biber gazlı müdahaleye rağmen kararlı bir şekilde direniş örneği sergiliyor.
Bilirkişi heyetinin hazırladığı “madeni aklama” raporu tarihe geçecek niteliktedir. Raporda; madenin kapalı işletme olması nedeniyle zararın ortadan kalkacağını, maden ruhsat alanının 4406 hektar olmasına rağmen bu alanın 22.2 hektar kısmında madencilik yapılacağı vurgusu yapılması tam bir tutarsızlık örneğidir.
ÇED raporuna göre Cerattepe’den yıllık 500 bin ton rezerv çıkarılması hedeflenmektedir. ÇED raporunun kılıfına uydurulmak için göstermelik olarak teklif edilen teleferik projesi tam kapasite çalıştığı takdirde yılda 292 bin ton cevheri Murgul’a nakledebilecek kapasitededir. Geride kalan 208 bin ton nasıl taşınacaktır?
Raporda, bir başka bilim dışı değerlendirme de ormanla-ağaçların karşılaştırılmasıdır. Orman ekosisteminin değeri ağaç sayısı ile belirlenemeyeceği gibi,” şu kadar sayıda ağaç kesilecek öyleyse zarar olmayacak” sözü de o denli bilimsel gerçeklerden uzaktır. Bir maden işletmesinin orman ekosistemine etkisi, kesilecek ağaç sayısı ya da zarar görebilecek alanın küçük olmasına indirgenemez.
Sözde uzmanlık konularında bu denli tutarsız yaklaşımlar sergileyen bilir kişi heyeti, kendilerine ait olmayan ve mahkemece sorulmayan sosyal konularda görüş sergileyerek “kamuoyunun madenciliğe karşı olumsuz durmalarına da neden olmamak için ekosistemdeki tahribatın en aza indiren atık yönetim önlemleri alındığının net ve açık biçimde herkese göstermesi önemlidir” önermesi, madeni aklama, olumlama ve düzmece rapor olduğunun ipuçlarını vermektedir.
Sözde bilirkişi? raporu yetkinlikten, analize dayalı bilimsel verilerden uzak, yetersiz ve talebe göre hazırlanmış ‘madeni aklama’ rapordur. Artık tuzun da koktuğunun tescilidir.
Artvin Cerattepe’de yaşam alanlarına yönelik saldırılara karşı yaşam hakkı mücadelesi Artvin halkının yanındayız.
Artvin Halkı Yalnız Değildir!
SİNOP NÜKLEER KARŞITI PLATFORM