Özer AKDEMİR
Artvin
Bir grup gazeteci ve belgesel ekibi Artvin Cerattepe’de yapılan bakır-altın işletmeciliği ile ilgili bölgede incelemelerde bulundu. Artvinlilerin tüm karşı çıkışına rağmen maden işletmesinin Cerattepe’ye iyice yerleştiği ve üretime hazır hale geldiği görülürken, bölgede yarattığı çevre kirliliğinin ise şimdiden ciddi boyutlara ulaştığı gözlemlendi.
TAHRİBAT KORKUNÇ OLACAK
Yeşil Artvin Derneği ve İstanbul Artvinliler Vakfı tarafından gerçekleştirilen iki günlük Artvin Cerattepe gezisine 20’nin üzerinde gazeteci ve belgeselci katıldı. Cuma akşamı Yeşil Artvin Deneği’nde yapılan bilgilendirme toplantısında Yard. Doç. Dr. Oğuzhan Kurdoğlu Cerattepe’de yapılmak için hazırlıkların sürdüğü madencilik projesi ile ilgili bilgiler verdi. Madenci şirketin sadece bakırı alacağız demesine rağmen aynı yörede bulunan altını da alacağını belirten Kurdoğlu, madenciliğin yörede yaratacağı tahribatın korkunç olacağını aktardı. On binlerce ağacın yanı sıra, çok önemli bir orman ekosisteminin yok olacağı, suların kirleneceği ve yöreyi birçok çevre felaketinin beklediğini ifade eden Kurdoğlu, madencilerin ÇED raporlarında da birçok çelişkinin bulunduğunu dile getirildi.
DERELER KİRLENDİ
Ertesi gün arazi araçlarıyla Hatila Vadisi Milli Parkı’na yapılan gezide ise hem yörede yaşayan vatandaşların bir yılı aşkın bir zamandır yapılan madencilik faaliyetlerinden nasıl etkilendiğinin hem de bu kadar kısa bir sürede çevreye ne şekilde bir etki yaptığı sorusuna yanıt arandı. Vadi içinde tarımla geçinin vatandaşlar Cerattepe’de yapılan madencilik nedeniyle derelerin kirlendiğini ve meydana gelen tozun ürünlerini üzerine yapıştığını dile getirdi. Bu bölgede tarım ve hayvancılık yaptığını belirten Mevlüt Altınbaş Hatila Vadisinin içinden gelen ve arazisinden geçen derenin bir anda süt beyazlığında akmaya başladığını söyledi. Altınbaş, “79 yaşındayım, bu yaşıma kadar böyle şey görmedim. Madencilik başlayınca oldu. Biz tepki gösterince suyu geceleri vermeye başladılar. Hayvanlara su içiremiyoruz, sebzelerimizi sulayamıyoruz” dedi.
ARICILIK BÜYÜK ZARAR GÖRÜYOR
Artvin Bölgesi Ormancılar Kooperatifi Başkanı Hasan Yaşar Hatila Vadisinin Kafkas arı ırkının gen koruma alanında bulunduğunu ve yörede bal üretiminin önemli bir geçim kaynağı olduğunu belirterek, “2200 kovan arımız var. Bakanlıktan da hibe kredi alarak gerekli tesislerimizi bitirdik. 5000 koloni yaşayacak kadar nektar var bölgede. Hatila Vadisinde kıyamet kopmadığı sürece bu arıcılık sürecektir. Oysa madenin ömrü ne kadar? Üstelik tam verimle buradan yılda 5 trilyon kazanılabilir, maden ile kazanılacak parayı sadece balla kazanabiliriz. Madencilik yapılırsa hem kalite hem bal üretimi çok olumsuz şekilde etkilenecektir” dedi.
Hatila Vadisinin 1994 yılında Milli Park ilan edildiğini aktaran Yard. Doç. Dr. Oğuzhan Kurdoğlu; şunları söyledi “Bir tarafta Murgul komşu Kaçkar Dağları da diğer tarafta. O zaman buranın da oraya bağlanarak büyük bir bölge milli parkı yapılmasını istedik. Bu ormanda 900’e yakın tür var. Bunu arasında 90 tanesi endemik olduğu söyleniyor. Bunlardan bazıları nadir endemik. Bunlar buzul cağından sonra varlığını devam ettirebilmiş türler. Burada görünen koyu renkli ladin ağaçları da bu kalıntı türlerden biridir. Ladin ekosistemi 1984 taraf olduğumuz Bern sözleşmesinde de korunması gereken ekosistemlerden biri olarak kabul edilir ve biz bu habitata burada sahibiz.”
MADEN ORADA PATLIYOR EV BURADA OYNUYOR
Vadinin içinde yaşayan Hediye adlı yaşlı kadın madendeki dinamit patlamalarının etkisini şöyle anlattı; “Maden orada patlatıyor ev burada oynuyor. Biz de sonunda onlarla mı patlayacağız bilmiyorum. Gece de gündüz de hep aynı. Aşağılara hep pislik döküyorlar, sonumuz hiç iyi değil. Biz niye harap oluyoruz?”
İKİ DERENİN SULARI NEDEN FARKLI?
Daha sonra gidilen iki derenin birleşme yerinde ise gazetecileri çok ilginç bir görüntü bekliyordu. Derenin birisi bulanık bir şekilde akarken başka bir taraftan genle küçük dereciğin ise sularının son derece temiz ve berrak olduğu, her iki derenin birleşme noktasında iki suyun birleştiği gözlemlendi. Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan bu durumu kendilerini Hatila Vadisinde yaşayan bir köylünün aktardığın ve yaklaşık 15-20 gün önce bulanık akan deredeki kirliliğin çok daha belirgin olduğunu anlattı. Karahan “İtniyet deresi ve Gavut deresi burada birleşir. Maden tarafından gelen Gavut deresi kirli bir şekilde akarken, diğer dere ise eğilip içilecek kadar berrak. Bu açıkça gözlemlenen durum madenciliğin bölgedeki sularda yarattığı kirliliğin en açık kanıtlarından birisi. Üç aydır güney galeriden çıkan pasa Gavut deresine karışıyor. Bitkiler, hayvanlar, insanlar etkileniyor. Ve daha her şeyin başındayız. Bu sadece basit bir tünel açma işlemi” dedi.
İSYAN EDİYORUM!
Yerel gazeteci Sami Özçelik ise insanların doğayı hoyratça kullandığını, bu iki deredeki farkın da bunun en açık göstergelerinden birisi olduğunu ifade etti. “Hatila Milli Parkının bu durumuna açıkça isyan ediyorum. Bilim çıkıp buradaki gerçekleri açıkça söylemeli” dedi. Madenin güney galerisi denilen yere gidildiğinde ise çok önemli oranda ağaç kesimi yapıldığı ve bölgedeki bitki örtüsünün tamamen sıyrılıp alındığı görüldü.
HUKUK OLMAYINCA KÜTÜĞÜ DE YOK ETMİŞLER!
Şirket görevlileri gazetecilerin ve dernek yöneticilerinin daha ileriye geçmelerine güvenlik gerekçesi ile izin vermezlerken, burada konuşan Artvin Vakfı Başkanı Atilla Öztürk önceleri altın madeni olarak ifade edilen madenciliğin bugün bakır olarak ifade edildiğini belirterek, “Gittikçe azalan bir nüfusu bulunan Artvin’e sahip çıkılması gerekiyor. Yanlış bilgiler, iftiraya varan davranışlarla halkı kutuplaştırmanın kimseye yararı yok” dedi. Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan ve yönetim kurulu üyesi Av. Bedrettin Kalın, bulunulan yerin yaklaşık 2 yıl önce maden araçlarının geçişini önlemek için yola koydukları kütüğün ardına dizilip fotoğraf çektirdikleri yer olduğunu belirterek, bu poz nedeniyle hala yargılandıklarını ama bölgenin de şimdi madenciler tarafından tarumar edildiğini dile getirdi.
MÜCADELE KENDİNE YENİ BİR YOL BULACAK
Avukat Bedrettin Kalın madenle ilgili uzun hukuki süreçleri ve kazanılan mahkeme kararının ardından dolanarak madenin çalışmasına olarak sağlayan son ÇED davasını anlatarak, konuyu Anayasa mahkemesine götüreceklerini dile getirerek, “Bir şey beklediğimizden değil ama yargı sürecini tamamlamak için gidiyoruz AYM’ye. Bundan sonra AİHM’ne başvuru durumlarına bakacağız” dedi. Kalın şunları söyledi; “Mahkemeleri şimdiye kadar hep kazandık ama son ÇED davasında yalan yanlış bilirkişi raporlarının ardına sığınılarak şirketin çalışmasına zemin hazırladı. Hak hukuk mücadelesini bırakmayacağız ama mahkemenler adalet dağıtacak kurum olmaktan çıkalı çok oldu. Yargıya her zaman başvuracağız ama güvendiğimizden değil. Bu mücadeleyi bütün örgütlerle, uluslar arası örgütlerle, başka bir direniş hattı örerek yürütmeye çalışacağız. Ülkedeki bütün çevre mücadelesi verenlerle birlikte hareket edeceğiz. Cerattepeyi geçtikleri an Türkiye de geçemeyecekleri hiçbir yer yoktur. Direnişin bu kadar toplumsallaştığı, sağcı-solcunun birleştiği, ülkücülerin devrimcilere nöbet devrettiği başka bir yer yok. Mücadele kendisine yeni bir yol bulacak.”
Daha sonra gidilen madenin kuzey galerisinde ise gazetecileri şirket mühendisleri ve çalışanlar karşıladı. Bir, bir buçuk yıl önce kapalı bir maden girişinin dışında hiçbir faaliyetin olmadığı alanda çok yoğun bir yapılaşma, ağaç kesimi ve bitkisel toprağın sıyrıldığı görülürken, şirket yetkilileri henüz üretim için hazırlıkların tamamlanmadığını ileri sürdüler. “Kesinlikle altın çıkarmayacağız” diyen şirket yetkilileri ÇED raporlarında bunun aksi yönde ifadeler olduğu sözlerine ise projede zamanla birçok değişikliğin yapıldığını söylediler. Şirket görevlilerinin sulardaki kirlilik, patlatmaların etkisi, altın madenciliği, ağaç kesimleri gibi konularda hiçbir iddiayı kabul etmediği görülürken, gazetecilerin sorularına ise ilgili yasa mevzuat hükümlerine göre çalıştıklarını söylemekle yetindiler.
‘ARITMA TESİSİ YOK’ İTİRAFI
Şirket görevlilerinin projenin teknik detayları ile ilgili ayrıntılı bilgiye sahip olmadığı görülürken Yeşil Artvin Derneği yöneticileri kendilerine bilgi veren maden yetkililerinin yalan söylediğini ifade etti. Gazeteciler sorularına doyurucu yanıtlar alamazken, özellikle birkaç saat önce Hatila Milli Parkında gördükleri iki derenin suları arasındaki farkın madenden kaynaklanıp kaynaklanmadığı soruları da yanıtsız kaldı. Şirket görevlilerinin arıtma tesisinin henüz tamamlanmadığı sözleri ise yaşanan kirliliğin gayri resmi kabulü olarak yorumlandı. Maden kuzey galerisi girişindeki görüşmede en dikkat çeken ayrıntılardan birisi ise altın madeninde çalışan Artvinli ve civar köylerden işçilerin son derece gergin ve saldırganlığa varan davranışları oldu. Bu kişiler şirket yöneticileri tarafından alandan uzaklaştırılarak bir gerginlik yaşanması önlenirken, Yeşil Artvin Derneği yöneticileri bu kişilerin Artvin halkı tarafından dışlanmaları nedeniyle böyle saldırgan bir psikoloji içinde olduklarını söyledi.
İNCELEME GEZİSİNİN SON GÜNÜNDE ARTVİNLİLER GAZETECİLERLE BULUŞTU
Yerel ve ulusal basından 20’nin üzerinde gazeteci ve belgeselcinin katıldığı Artvin Cerattepe inceleme gezisinin son gününde Artvinliler gazetecilerle buluştu. Huriye Ana Yaşlı Bakımevinde yapılan basın toplantısında konuşan Artvinliler, Cerattepe’deki son durum ve mücadelenin bundan sonrası için görüşlerini gazetecilere aktardılar.
94 YAŞINDA BİR CERATTEPE DİRENİŞÇİSİ
Erzade Nine
Artvin’de bulunan birçok dernek, platform, siyasi parti ve örgüt ve esnaf odası gibi kurum temsilcilerinin katıldığı toplantının ilgi odağı ise yaşları 90’ın üzerinde olan Cerattepe direnişçileri idi. Geçtiğimiz yıl mart ayında Cerattepe’de yapılan bilirkişi keşfinde Kafkasör’de binlerce Artvinlinin yaptığı zincirde yer alan 94 yaşındaki Erzade Yalçıntaş bunlardan birisiydi. Basın toplantısında konuşan Erzade Nine, Artvin’in yeşil kalması için Cerattepe’de altın madenciliği yapılmaması gerektiğini söyledi. Erzade Nine, “Bu yaşa kadar temiz kalan doğamızı torunlarımıza temiz bırakmak istiyoruz. Ömrümün sonuna kadar Cerattepe’yi korumak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. Yetkililer sesimizi duysunlar lütfen ve bu madeni kapatsınlar” diye konuştu.
‘ARTVİN MURGUL GİBİ OLMASIN’
Miyase Şeyhoğlu
“Gençliğimi Murgul Bakır İşletmesinde geçirdim” diyen 90 yaşındaki Miyase Şeyhoğlu ise; “Doğa mahvoldu Murgul’da, çöl oldu. Taşlar bile eriyordu. Bitki, hayvan hiçbir şey yoktu. Aynısının burada da olacağını düşünüyorum. Ağaçlar gidince ne gelecek yerine? Artvin’e ne verecekler? Çoruh’umuzun önünü kesip baraj yaptılar, nemden oturamıyoruz” dedi.
99 YAŞINDA GAZ FİŞEĞİYLE TANIŞTI
Hacı Ali Keklik
Geçen seneki saldırıda eline aldığı gaz fişeğini polislere gösterirken çekilen fotoğrafla tanınan 99 yaşındaki Hacı Ali Keklik, o gün yaşadıklarını anlattı: Geçen sene hastanenin önünü polisler kesti. Her ağacın dibinde on tane polis. Evim hastanenin önünde. Millet dağılmayınca mezarlıktan üç tane polis, polislerin içine taş attı, olay çıksın diye. Polisler taş atmayla gaz bombası attılar milletin içine. Polisler benim evime de gaz bombası attılar. Bir karış kalmıştı çocukların bulunduğu odaya düşmeye. O mermiyi alıp polislere götürdüm. ‘Bunları niye atıyorsunuz?’ diye. Benim peşimden 5 tane daha atmışlar.
Toplantıda kurum temsilcileri şunları söylediler:
Sercan Dede (Haziran Hareketi Yürütme Üyesi): Artvin Cerattepe mücadelesi en gencinden en yaşlısına kadar insanları biraraya getiren kolektif bir mücadele. 25 yıllık mücadelenin son dönemi, en çok saldırıyla karşılaştığı bir süreç oldu. Bu süreç, Türkiye’de yaşanan hak ihlalleri ve adaletsizlikten bağımsız değil.
Dursun Ali Koyuncu (Halkevleri Temsilcisi): 15 Temmuz’dan sonra Türkiye farklı bir sürece girdi. Bu maden bir iktidar projesiydi ama bu madeni çalıştıramayacaktı. Bir lütuf gerekiyordu onlara, 15 Temmuz o lütuf oldu. İktidar bu lütufla birlikte Artvin’de OHAL’in OHAL’ini yaratarak bir korku iklimi yaydı.
Kübra Elif Doğru (TEMA): Burada çok büyük bir yanlış var. Bu ülkenin yetkililerinin yarın bir gün Cerattepe konusunda ‘Kandırıldık’ deme lüksü yok.
Sevinç Alçiçek (Arhavi Doğa Koruma Platformu): Biz şu ana kadar Artvin Cerattepe mücadelesinde hukuksal, demokratik bildiğimiz bütün yöntemleri kullandık. Toprağımıza sahip çıktık, dere başlarında nöbetler tutuk. Bildiğimiz yöntemler bunlardı. Şimdi hukuk, hak, halk hiçe sayılarak bir avuç aç gözlüyü doyurmak için bizi neye zorlamaya çalıştıklarının farkındayız. Biz yılmayacağız, mücadeleye devam edeceğiz, ne yaparlarsa yapsınlar. Nasıl olacağını bilmiyor olabiliriz ama onu bulacağız. Bildiğimiz bir şey var ki asla suyumuzdan, topraklarımızdan vazgeçmeyeceğiz.
Özgür Gümüş (CHP Artvin İl Başkan Vekili): Geçen seneki polis-jandarma saldırısı sırasında küçük kızım da vardı. Şimdi hala her polis gördüğünde ‘Baba yine bize saldıracaklar mı?’ diye soruyor. Bir çocuğa bunu yaşattılar. Bu devlet Artvinlileri neden insan yerine koymuyor, ne sanıyorlar bizi?
Ömer Faruk Eminağaoğlu (Yarsav Eski Başkanı): Türkiye’deki genel tablonun bir özetidir Cerattepe. Cerattepe bugün ülke gündemine gelmişse bu Artvin halkının kendi toprağına, vatanına sahip çıkmasından kaynaklanmıştır. (Evrensel, 14 Ağustos 2017)