Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu’nun Hatila Vadisi Milli Parkındaki böcek zararı mücadelesine dair görüşü

Saygıdeğer Artvinliler,

Artvin Orman Bölge Müdürlüğü, 30 Nisan 2021 tarihinde kendi Facebook adresi üzerinden “Dumansız Yangınla Mücadele” başlıklı bir açıklama yayınladı. Bu açıklama, Hatila Vadisi Milli Parkı sınırları içerisindeki ormanlık alanlarda, son yıllarda yeniden artışa geçen kabuk böceği zararlarıyla ilgili yapılan bir bilgilendirme toplantısının ardından yapıldı. Oysa söz konusu böcek zararları ile ilgili ilk toplantı 22 Ocak 2021 tarihinde Artvin Orman Bölge Müdürlüğü toplantı salonunda yapılmış ve bu toplantıya Derneğimiz de görüş vermek üzere davet edilmişti. Bu toplantı sonucunda, 22 Ocak 2021 tarihindeki o toplantıya katılan tüm kurumların görüşü alınarak hazırlanan bir sonuç raporu Ankara’daki Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüne de iletilmiştir.

Ancak, 30 Nisan’daki yapılan bilgilendirme toplantısında Derneğimizin söz konusu böcek zararlarına karşı alınacak önlemler hakkındaki görüşlerine yer verilmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle, bilgi kirliliği ile oluşabilecek yanlış anlaşılmalara yol açmamak adına konu hakkında Derneğimizin duruşunu vurgulamak ve görüşlerini Sayın Artvin Halkı ile paylaşmak istedik.

İlk toplantıya, Derneğimizin bazı üyeleri ile beraber bu konudaki bilimsel görüşlerini belirtmesi için doğa koruma, milli parklar ve ormanlarda böcek zararları konularında uzmanlığı bulunan Doç. Dr. Oğuz KURDOĞLU katılmıştı. Yeşil Artvin Derneği ve Doç. Dr. Oğuz KURDOĞLU hocamız bu ilk toplantıda; kabuk böceklerinin zararları konusunda daha önce yapılan çalışmalar yanında 5-7 Mayıs 2005 tarihlerinde Orman Bölge Müdürlüğü ile ortak düzenlenen ve uluslararası uzmanların da katıldığı çalıştayın sonuç raporundan da örnekler vermiş, imza altına alınmış olan bu ilk çalıştay raporundaki önerilerin de dikkate alınmasını talep etmiştir. İlk toplantı sonucunda, “Artvin Orman Bölge Müdürlüğü, DK ve Milli Parklar 12. Bölge Müdürlüğü ile Artvin Şube Müdürlüğü ve AÇÜ Orman Fakültesi öğretim üyeleri, Hatila Milli Parkı’nda zarar görmüş ormanlık alanda yaklaşık 10 km uzunluğunda yol inşası ve akabinde henüz zarar görmeyen çok sayıda ağacın kesimi yönündeki” görüşlerini belirtmişlerdir. Buna karşılık, Derneğimizin bu konudaki genel görüşü ise; “hem bilimsel ve teknik anlamda kabul edilen normlar gereği hem de milli parklarımızla ilgili yasal mevzuatta belirtildiği üzere bu alanların her türlü doğal afete karşı (örnek: yangın, böcek zararı, fırtına devriği, vb.) kendi hallerine (bu ormanların yaşamsal döngülerini belirleyen süksesyon sürecine) bırakılması” yönünde olmuştur. Bu görüşümüzün oluşmasında; özellikle son yıllarda ormanlarımızda izin verilen madencilik ve taş ocağı işletmeciliği, enerji iletim hatlarının ormanları paramparça etmesi, turizm amaçlı plansız ve çevre dostu olmayan faaliyetler ve yeni yol projeleri başta olmak üzere çok farklı insan kaynaklı müdahaleye maruz kalan Artvin’in doğal yaşlı ormanlarına bir darbe daha vurulacağı endişesi belirleyici olmuştur.

Özetle, Hatila Vadisi Milli Parkı içerisinde yaklaşık 7000 dönüm alanda yapılması planlanan orman kesimleri ile doğal ekosistemler için parçalanmalara neden olduğu bilinen “yeni yol açmalarına” Derneğimizin karşı olduğunun bilinmesini istiyoruz. Çevremizi saran ve Artvin için hayati önemde olan ormanlarımızın neredeyse tamamının madenciliğe tahsis edilmesinde bir sorun görmeyen ilgili kurumlar, ilk olarak, söz konusu böcek zararının salgın aşamasına gelmeden önce gereken önlemleri alıp almadıklarını kamuoyuna açıklamaları gerekmektedir.

Sonuç olarak, geleceğimizin sigortası olan doğal yaşlı ormanları içinde barındıran milli park gibi bir alanın yol yapımı ve orman kesimi ile kaybedilmesinden rahatsızlık duyduğumuzu belirtmek isteriz.

Kamuoyuna Saygılarımızla Duyurulur…

Not: Hatila Milli Parkı ormanlarında planlanan yol inşası ve ağaç kesimi üzerine Derneğimizce hazırlanan görüşün tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

 

 

Yeşil Artvin Derneği

 

Tarih: 27. 01. 2021
Sayı: 2
Konu: Yeşil Artvin Derneği’nin Hatila Vadisi MP Böcek Zararına Karşı Mücadele Görüşü
İlgi: 19.01.2021 tarihli ve 152922 sayılı yazınız

 

 

T.C. TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI 12. Bölge Müdürlüğü
Artvin Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğüne

 

Hatila Vadisi Milli Parkı sınırları içerisindeki ormanlık alanlarda Ips typographus türü kabuk böceğinin neden olduğu zararların incelenmesi ve verilen zararın önlenmesinde uygulanacak mücadele yöntemlerinin belirlenmesine yönelik olarak 22 Ocak 2021 tarihinde Artvin Orman Bölge Müdürlüğü toplantı salonunda yapılan olağanüstü toplantı neticesinde Derneğimiz görüşünün en kısa zamanda sizlere iletileceği belirtilmişti.

Derneğimizin konu ile ilgili görüşü ekte bilgilerinize sunulmuştur. Saygılarımla.

 

Neşe KARAHAN

Yeşil Artvin Derneği YK Başkanı

 

 

 

 

Yeşil Artvin Derneği’nin, Hatila Vadisi MP Ormanlarında Meydana Gelen Böcek Zararına Karşı Mücadele Yöntemleri Hakkındaki Görüşleri

Bilindiği üzere, Hatila Vadisi Milli Parkı ile Artvin ilindeki diğer ormanlık alanlarda hem sekiz dişli kabuk böceği hem de diğer zararlı böcekler, doğal ve beşeri olumsuz şartlar oluştuğunda dönem dönem önemli zararlara neden olmuşlardır.

Orman Bölge Müdürlüğü toplantı salonunda 22 Ocak 2021 tarihinde yapılan toplantıda doğa koruma, milli parklar yönetimi ve orman entomolojisi alanlarında uzmanlığı olan, 2005 yılında Artvin Orman Bölge Müdürlüğünde yapılan konu ile ilgili çalıştay sonuç belgesinde de imzası bulunan, son çalıştayda da Derneğimiz adına konu ile ilgili bilimsel ve teknik görüşlerini ileten KTÜ Orman Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Oğuz KURDOĞLU’nun değerlendirmelerinin üzerinde dikkatle durulması gerekmektedir. Milli parkların yönetim amacı; barındırdıkları tüm türler ve ekosistemler ile doğal gelişim süreçlerinin beraber korunmasını içermektedir. Diğer bir deyişle; korunan alanlarda aslında böcek zararı ve kuraklık, kar/rüzgâr devrikleri ve benzeri diğer doğal felaketler, bu ekosistemlerin süksesyonal değişimlerinin normal aşamalarından biridir ve bu bağlamda milli parkların kendi doğal süreçlerine bırakılması hem ülkemiz hem de benzer koruma alanlarına sahip ülkelerde bilimsel kabul görerek uygulanan yöntemlerdir. Zaten o yüzden de diğer ormanlık alanlarımızdan farklı olarak özel ve ayrıcalıklı bir koruma statüsüne ve kendine has mevzuatı bulunan bu sahaların yönetimi, yasal olarak Milli Parklar Kanunu ile buna bağlı olarak yapılan Uzun Dönemli Gelişim Planları ile yapılmaktadır.

Söz konusu bu yaklaşım aslında hem bilimsel bir gerçek ve kabul olarak ormancılık eğitimi verilen fakültelerde öğretilmekte hem de milli parkların yönetimini düzenleyen yasal mevzuatta yer almaktadır. Buna karşılık, bazı olağanüstü durumlarda (örn: böcek zararı, kuraklık, yangın vb.) söz konusu bu alanlara da müdahale edildiğine dair sadece ülkemizde bazı örnekler mevcuttur. Örneğin, özellikle 1990’larda, Gürcistan’dan başlayarak Artvin ormanlarında epidemiye neden olan Dendroctonus micans, Ips thypographus ve Ips sextentatus türlerinin meydana getirdiği zararlar 2000’lerin başında ciddi boyutlara ulaştığında, konu ile ilgili 5-7 Mayıs 2005 tarihlerinde bir çalıştay yapılmış ve orada çıkan sonuç raporuna dayanarak yapılan müdahale ve mücadelelerle söz konusu alanlarda böcek zararı minimumda tutulmaya çalışılmıştır. Burada, özellikle milli park yöneticilerinin, oluşacak epidemi potansiyeline (örn: genelde on yıllık periyotlarla meydana gelen kuraklık devrelerinde) yerinde ve henüz ciddi boyutlara ulaşmadan müdahale etmelerinin gerekliliğinin bir kez daha belirtilmesi gerekmektedir. Ancak, görünen o ki, 2010’ların ortalarında hem yönetim zafiyeti hem de madencilik faaliyetlerine bağlı insan kaynaklı müdahaleler (sondaj çukurlarının açılması, pasa sahası, yol inşası, şantiye sahası, hatta maden sahasında villa yapılması vb.) ile orman bütünlüğünün ve yapısının zayıflatılması, bölgedeki böcek zararının tekrar bir epidemi boyutuna ulaşmasının ana nedenleri olduğu gerçeği göz ardı edilmektedir. Bunun kanıtı olarak da aşağıda yer alan haritada da görüleceği üzere Hatila Milli Parkı’nın etrafının neredeyse tamamına yakının madencilik için ruhsatlandırılması gösterilebilir.

Tüm bu insan kaynaklı müdahalelere ek olarak küresel ısınmaya bağlı olarak epidemi koşullarının da elverişli hale gelmesi, kabuk böceklerinin yapmış olduğu zararı daha da artırmış olabileceği görüşündeyiz. Burada, Mayıs 2005’teki çalıştay ortaklarından biri olan TEMA’nın Ocak 2021’in başlarında ulusal basında yaptığı “Artvin Ormanlarının %69’u, Meralarının ise %54’ü, tüm il alanının ise %71’i Madencilik Faaliyetlerine Ruhsatlandırılmıştır” açıklaması da doğal kaynaklarımıza insan kaynaklı müdahalelerin hangi boyutta olduğunu göz önüne sermektedir. Aslında, epidemiye neden olan böcek değil, insan kaynaklı müdahalelerdir. Bu durumun nedeni olarak pek çok bilimsel literatürde de madencilik ve benzeri etkiler bir yana özellikle teknik ormancılık faaliyetlerinin olumsuz etkileri olarak açıklanmaktadır. Bir de bu duruma seyirci kalan ilgili orman yöneticilerinin, özellikle 2015 yılından sonra Cerattepe ve tüm yörenin madenciliğe tahsisi için gösterdikleri çabanın, ya da diğer deyişle madenciliğin önlenmesi için asla gösterilmeyen çabanın kamuoyu tarafından iyi bilindiği de gözden kaçırılmamalıdır. Yani ormanların geldiği son durumun yıllardır mesajlarını verdiği açıktır.  O yüzden 2005 toplantısı Derneğimiz ısrarıyla gerçekleşmiştir.

Buradan yola çıkarsak, 1990’larda halen koruma altında bulunan ormanlarımız ve meralarımız ile resmi olarak koruma altında olan milli park, tabiat parkı vb doğal alanlarımız artık ne yazık ki ciddi bir bölünme ve parçalanma sürecine girmişlerdir ve bunlar Artvin’in yüzölçümünün önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Dolayısıyla, öncelikle bu ve benzer müdahalelerin devam etmesi durumunda benzer epidemi olaylarının sürekli tekrar edeceğinin kaçınılmaz olduğu bilinmelidir. Ayrıca, genelde on yıllık periyotlarla meydana gelen kuraklık devrelerinde, özellikle milli park yöneticilerinin izleme ve talebi ile oluşacak epidemi potansiyeline yerinde ve henüz ciddi boyutlara ulaşmadan müdahale etmelerinin gerekliliğini de bir kez daha belirtmek istiyoruz. Bununla bağlantılı olarak, her epidemi oluşumunda, normalde müdahale edilmemesi ve kendi haline bırakılması gereken milli park gibi korunan alanlara üretim ormanı gözüyle bakılarak müdahale edilmesinin, normal bir ormancılık uygulamasına dönüşmesinden çekindiğimizi de belirtmek isteriz. Burada üzerinde durulması gereken diğer bir konu ise yaklaşık 10 km uzunluğunda olması planlanan ve genelde Hafriyat Yönetmeliğine aykırı bir şekilde ortaya çıkan hafriyatın vahşice şevlerden aşağı atılarak yapılan yeni orman yolu inşasıdır. Hepimiz biliyoruz ki özellikle korunan doğal alanlara yol yapılması, o sahanın bütünlüğünün parçalanması, ormanın zararlılara ve heyelan gibi olaylara karşı daha kırılgan bir hale gelmesi ve daha da kötüsü insanlar tarafından yoğun kullanımına neden olacaktır. Bu da koruma altındaki milli parkın insan kaynaklı faaliyetlere tamamen açık hale gelmesi anlamına gelmektedir. Ayrıca milli park alanına yapılacak her türlü müdahalenin, son yıllarda Orman Kanunu, Maden Kanunu ve Milli Parklar Kanunu gibi birçok mevzuatta yapılan değişikliklerle zaten ciddi tehditlerle karşı karşıya kalınan Artvin ormanlarının, bir kangren gibi yayılan madencilik, HES, enerji nakil hatları vb. faaliyetlerini teşvik edeceği endişesini taşıdığımızı da burada belirtmek istiyoruz.

Sonuç olarak; Artvin’in doğal yapısını korumak ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir çevre bırakmak hedefleriyle çalışmalarını yürütmeye çalışan bir sivil toplum örgütü olarak, Derneğimizin, söz konusu böcek zararı hususunda müdahale edilip edilmemesi veya edilecekse nasıl müdahale edilmesi gibi ormancılık bilimi ve tekniği ile ilgili olan bu konuda bir karar vermesi ne amaçları arasındadır ne de sorumluluk alanındadır.

Öte yandan Hatila Vadisi Milli Parkı ormanlarında söz konusu bu böcek zararının epidemi boyutuna ulaşmış olmasından öncelikle 12. Bölge Müdürlüğü, Artvin Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ile kısmen de olsa Artvin Orman Bölge Müdürlüğü’nün sorumlu olduğu açıktır. 22 Ocak 2021 tarihindeki toplantıda da belirtildiği üzere, yaklaşık 5-6 yıl önce fırtına ve hortum devriği ile hız kazandığı belirtilen bu zararın, henüz çok geniş alanlara yayılmadan durdurulması mümkün iken ne yazık ki gerekli tedbirlerin alınmaması ve önlem tekniklerinin uygulanmaması bu olayın epidemi boyutuna ulaşmasının önünü açtığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu husustaki kararı, söz konusu alanları yönetmekle sorumlu olan kurumlarımızın ve yetkili teknik personelin “milli park amaçlarını” düşünerek vermesi gerektiği görüşündeyiz.

Bir doğa koruma amacı taşıyan dernek olarak uyarma, hatırlatma ile doğru süreç ve uygulamaları destekleme özetle “sivil denetim” gibi amaç ve görevlerimiz olduğu da açıktır. Kurulduğu 1995 yılından beri geçen zaman içerisinde, Artvin doğası ile ilgili pek çok konuda yaptığımız uyarıların veya uyarı ya da bilgi talepli görüşme isteklerimizin karşılık bulduğunu da söylemek olanaklı değildir. Bu kez bizden de görüş istenmesi sorunun çözümünü aslında zor bir sürecin beklediğini göstermektedir. Elbette biz tüm iyi niyetimizle bu talebe/davete karşılık vermek istiyoruz. Bu konudaki tek isteğimizin bir milli parkın, üretim ormanı gibi muameleye tabi tutulmaması, bu alanın neden milli park olarak ilan edildiğinin bir kez daha düşünülmesi ve değerlendirilmesi olduğunu ifade etmek isteriz. Bu itibarla başta yol ve kesim gibi diğer ormancılık uygulamalarının parkın doğal özelliklerini tümüyle ortadan kaldıracağı, eski yıllarda Artvin üretim ormanlarında olduğu gibi hemen ardından gelecek olan yeni doğal afetler ve epidemi tehlikesine kapı açacağı endişesi ve görüşündeyiz.

Bununla birlikte eğer, özellikle epideminin milli park sınırında kalmayıp diğer üretim alanlarına sıçrama kaygısı gözetilerek, ilgili yöneticiler tarafından müdahale edilme kararı verilmesi durumunda, yukarıda sıraladığımız hususlara riayet edilmesi gerektiğini ve bunların takipçisi olacağımızı da vurgulamak isteriz.27.01.2021.

Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu