Yeşil Artvin Derneğinden Havuz Medyası ve Trabzon Valisine Cevap

Değerli Basın mensupları,
Ülkemizin çevreye saygılı yurttaşları,
Çok değerli Artvinliler,

 

Bütün ülkede büyük bir merakla beklenen Rize İdare Mahkemesindeki Cerattepe Duruşmasının günü yaklaştıkça maden şirketi ve işbirlikçilerinin ve bütün ülkede bilinen bir medya gurubunun çirkin ve gerçekdışı saldırıları artmaya başlamış, mahkemeyi etkilemek üzere Trabzon’da ülke madenlerinin pazarlanmasında görev üstlenmiş bir vakıf tarafından düzenlenen panelde yapılan konuşmalar ve bir valinin açıklamaları bütün bunlara cevap vermeyi zorunlu kılmıştır. Esasen Artvin halkının 25 yıldır süren bu kutsal yaşam mücadelesi hiçbir kiri tutmayacak kadar berrak ve saf bir mücadele olup yazılan ve söylenenler bir cevabı bile haketmemekle birlikte yakında yapılacak duruşmayı etkileme amacı taşıdığından cevap verilmiştir.

Yalan haber yapma konusunda hiçbir kural ve ahlaki norm taşımayan, basın meslek ilkelerini görmezden gelen bir yayın gurubu 27 Ağustos günlü gazetelerinde çirkin ve gerçekdışı bir kampanya başlatmışlardır. Bu gazetelerden Sabah Gazetesinde verilen haberde “Artvin’de Almanlar’ın parmağı ortaya çıktı” başlığı altında, Bağımsız ve çevreci olduğu iddia edilen Yeşil Artvin Derneğinin Almanya ile yazıştığı hem de toplantılar yaptığının ortaya çıktığı, Derneğimizin Almanya’da bazı bakanlıklara ve bazı özel bankalara mektup gönderdiği, Cerattepe’de kamuoyunda yanlış bir algı yaratan derneğin dış bağlantılı olduğunun kanıtlandığı, derneğin Almanya’daki bankalar ile irtibatlı olmasının derneğin Almanya tarafından fonlandığı savını güçlendirdiği, dernek üyelerinin bir çok kez Almanya’ya gittiği, Dünya Kitle İletişim Araştırma Vakfı’nın girişimleri ile yapılan ve Avrupa Birliği destekli çalıştaylara dernek üyelerinin katıldığı, toplantıların Almanya’da yapıldığı, Artvin’e gelen çevrecilerin bölücü örgüt propagandası yaptığı, çevreci görünen aktivistlerin suç dosyalarının kabarık olduğu, terör, kasten yaralama, mala zarar verme, Cumhurbaşkanına hakaret, hükümete hakaret, memura mukavemet, kamu malına zarar ve örgüt üyeliği suçlarından dosyaları bulunduğu anlatılmıştır.

Yine Güneş Gazetesinde çıkan haberde de benzer ifadeler yer almış, Almanya’nın sahte çevrecileri beslemeye devam ettiği, çevreci kılıfındaki dernekle Alman Devlet kurumlarının işbirliğinin ortaya çıktığı, bu oyunun daha önce Bergama’da ortaya çıktığı, şimdi ise Cerattepe’de oynandığı ileri sürülmüştür.

Bu yayın kuruluşları ve benzerleri daha önceki haberleri nedeniyle de Artvin Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet edilmişlerdir. Soruşturma devam etmektedir.

Bu haberlerin gerçeği şu şekildedir. Bilindiği üzere Cerattepe maden projesi 2012 yılından itibaren Cengiz İnşaat gurubu tarafından yapılmaya çalışılmaktadır. Bu gurup aynı zamanda ülkemizin bir çok çevre sorunu yaratan projelerinde de öncü gurup olarak korunan ve kollanan bir gurup olarak kabul edilmektedir. Cerattepe projesinin ise çok büyük felaketlere sebep olacak kirli bir proje olduğu bilinmektedir. Bu durum onlarca bilim adamının raporları ile kanıtlanmış olduğundan ayrıntıya girilmeyecektir. Projenin iptali yönünde Yeşil Artvin Derneği öncülüğündeki mücadele ise yaklaşık 25 yıldır devam etmektedir.

2015 yılı içerisinde Cengiz İnşaat gurubunun Cerattepe Projesi için kredi arayışı içerisinde olduğu duyumları alınmıştır. Aynı gurup daha önce de başka felaket projeleri için 2013 yılında İNG Bank, Bayerischen Landesbank ve DZ Bank ve 2014 yılında ise İNG Bank ve Bayerischen Landesbank konsorsiyumlarından kredi almış ve kullanmıştır. Cerattepe projesi ile ilgili olarak kredi arayışında olduğu duyumundan sonra Yeşil Artvin Derneğinde yapılan toplantıda, geri dönüşümü olmayan bir felaket projesi olan Cerattepe Projesi ile ilgili olarak muhtemel kredi kuruluşlarına durumun bildirilmesine, ilgili kamu kurumlarına projeyi desteklememeleri konusunda çağrı yapılmasına karar verilmiştir. Özellikle son on yılda dünyamızın bir yokoluşa doğru hızla gittiğini gören kuruluşların ve çevre örgütlerinin baskısı ile kredi kuruluşları toplumsal tepkiye neden olabilecek projelere kaynak yaratma konusunda çekingen davranmaya başlamışlardır. Bu karar gereği oluşturulan bir çağrı metni Almanca’ya da çevrilerek daha önce bu şirkete kredi veren İNG Bank ve Landesbank’a, bu krediyi sigortalayan Euler Hermes’e (Devlet Kredi Sigorta Kurumu), Ekonomik İşler ve Enerji Bakanlığına, Maliye Bakanlığına, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığına, Çevre Bakanlığına, Dışişleri Bakanlığına ve Almanya Ankara Büyükelçiliğine gönderilmiştir. Gönderilen çağrı metinlerine sadece bir geri dönüş olmuş, bunda da henüz bir kredi talebi olmadığı bildirilmiştir.

YesilArtvinDernegiBasinAciklamasi4

Daha da önemlisi alınan karar Artvin’deki sivil toplum kuruluşlarına da anlatılmış ve çağrı metni birlikte imzalanmıştır. Ekte açıkça görüleceği üzere bu çağrı metni sadece Yeşil Artvin Derneği tarafından değil, başta Artvin Barosu ile Mecliste gurubu bulunan CHP  ve MHP Artvin İl Başkanlıkları, Mecliste bulunmayan diğer siyasi partiler, Ticaret Odası, Esnaf ve Sanatkarlar Odası, Sendikalar, Muhtarlıklar, Dernekler, Kooperatifler, Odalar, kulüpler, Gazeteciler olmak üzere toplam 51 sivil toplum kuruluşu tarafından imzalanmıştır. İmzalanan metinde sonuç olarak ekolojik bir yıkıma yol açacak, 25.000 kişinin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ihlal eden bu projeye destek olunmaması çağrısı yapılmaktadır. Olay bundan ibarettir.

Anlatıldığı üzere bütün Artvin halkını temsil yetkisi olan sivil toplum kuruluşlarının birlikte bir çağrı metnini bazı Alman bankalarına ve kamu kurumlarına göndermiş olmasının hukuka aykırı bir yanı olmadığı gibi, bir işbirliği anlamına gelmeyeceği çok açıktır. Bununda ötesinde 2013, 2014 yıllarında olduğu gibi Alman bankalarından fonlanan Yeşil Artvin Derneği değil Cengiz İnşaat gurubudur. Halkın doğru haber alma hakkı ile ilgisi bulunmayan bu yalan haberciler gerçekten kimin Alman bankalarından fonlandığını merak ediyor ve öğrenmek istiyorlarsa öncelikle bu bankalardan kredi alan, millete küfür eden, ülke kaynaklarını Panama Belgeleri ile kanıtlandığı üzere offshore hesaplarında yurt dışına kaçıran kişiyi araştırmaları gerekir.

Habere eklenen bazı suç isnatları ile derneğimizin bir ilgisi olamaz, suçları alt alta sıralayarak Yeşil Artvin Derneği üzerinde bir algı yaratma girişimi boşuna bir çabadır. Bu ülkede gerçek suçluların kimler olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Bir hukuk devletinde suç işleyeni  soruşturacak kurumlar vardır ve bellidir. Bazı örgütlerle derneğimizi ilişkilendirmek alçakça bir girişimdir ve yasal yollara başvurulacaktır.

Bergama’da Alman vakıfları oyununun yıllar önce oynandığı doğrudur. Gerçekten de bu alçakça oyun Bergama mücadelesine büyük zarar vermiştir. Ancak Alman Vakıfları ve alman ajanlığı yargılama konusu olmuş ve bütün sanıklar beraat etmiştir. Ne yazıkki bu kirli oyuna Necip Hamlemitoğlu alet edilmiş, kendisinin öldürülmesi yine bu kirli oyunun bir parçası olarak tezgahlanmıştır. Artık bu oyunun tutmayacağının anlaşılmış olması gerekmektedir. Maden şirketleri başka yalanlar bulmalı, komik duruma düşmemelidir.

Bir enteresan girişim de yine bu günlerde Trabzon’da Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı ve KTÜ Maden Derneği tarafından düzenlenen ve Maden Şirketi tarafından finanse edilen “Artvin’de Madencilik” konulu panel yapılması olmuştur. Bu toplantı bir çok bakımdan önemlidir. Öncelikle Artvin’de madenciliğin inceleneceği bir toplantının Trabzon’da yapılması akıl almaz bir durumdur. Yine toplantıyı düzenleyen vakfın ve konuşmacıların kimlikleri bilinmektedir. Ülke madenlerinin her durumda çıkarılarak bir takım uluslarötesi maden şirketlerine peşkeş çekilmesinin kamuoyu desteğini oluşturan bir yapı olan bu vakıf ulusal madencilikten uzak, ülke kaynaklarının kullanılarak bu ülkenin bağımsızlığını yok eden, bir sömürge yasası olan Maden Kanunu ile uyum içinde bir madenciliği savunmaktadır. Yapılan konuşmalar onlarca yıldır bilinen yalanlardan ibarettir. Öyle ki konuşmacılar Cerattepe’de kapalı galeri bakır çıkarılacağını, bunun zarar vermeyeceğini, bunun bir altın işletmesi olmadığı yalanını, üstelik açık işletme altın başvurusu da yapılmış olmasına rağmen söyleyebilmektedirler. Cerattepe projesi ile ilgili eleştiriler başka bir açıklama konusu olduğundan ayrıntıya girilmeyecektir.

Ancak yine bu toplantıya katılanlardan Trabzon Valisi olan Yavuz Yücel yaptığı konuşmada “bakır üretiminin artırılmasının önündeki tüm engellerin kafasını koparacağız” diyerek Artvin kamuoyunda infiale sebep olmuştur. İsmi geçen vali haddini aşarak Artvin Halkının 25 yıllık mücadelesini terörize etmeye çalışmış, kin ve nefret tohumları saçmış, halkı bir birine düşman edecek çatışma ortamları yaratılmasını özendirmiştir. Bir ilde yaşayan 25.000 kişinin 25 yıldır hukuktan ayrılmadan yaptıkları mücadeleyi yok sayarak hukukun dışında, dehşet duygusu yaratan “kafa koparmak” tan bahsedebilmiştir. Bu vali bütün nezaket kurallarını da ihlal ederek Artvin’de bir vali varken Artvin ile ilgili bir kararı kendisi almış ve açıklamıştır. Sayın vali açıkça suç işlemiştir. Toplumsal barışa ve huzura büyük özlem duyduğumuz bu günlerde bir vali toplumu daha geren, çatışma ortamı yaratan ve önünü açan bir nefret söylemi ile devlet adamlığı ile ilişkisi olmayan bir tavır sergilemiştir. Kimlere ve neye yaranmaya çalıştığı, ne tür ikballer beklediği bilinmeyen bu valiye şunu söylemek isteriz; görev alanı sınırlarını ve haddinizi aşan söylemleriniz 25 yıldır bir yaşam ve doğa mücadelesi veren bu halkı asla korkutmaz, buradayız bekliyoruz. Bir şey öğrenmek isterseniz, gerçek ulusal madenciliğin nasıl yapılması gerektiğini, Artvin’de niye karşı çıktığımızı bilmek isterseniz bunu da anlatırız. Ancak külhanbeyi tehditlerinizi gidin başkasına anlatın.

Son olarak hukuk ve adaletin çok tartışılır olduğu bu ortamda Rize İdare Mahkemesinde 19.09.2016 tarihinde adalet arayışımız devam edecektir. Ülkemizin her yerinden Artvin’li hemşerilerimizi, çevre dostlarını, bu ülkenin gerçek yurttaşlarını bu duruşmada yanımızda olmaya, bize güç vermeye çağırıyoruz. Saygılarımızla.

 

YEŞİL ARTVİN DERNEĞİ