Ulusal Egemenlik sıradan bir söz değildir

Parçalanmış Anadolu topraklarını “yine milletin azim ve kararı” ile kurtarma  kararlılığında olan Atatürk ve silah arkadaşları, yedi düvele karşı savaşı, milletin temsilcileri ile yürütmek için tam 100 yıl önce 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisini açmıştı.

Bugün pek çok kutlama mesajında Ulu Önder Atatürk’ün adı anılmadan sadece Çocuk Bayramı yazıldığını görüyoruz. Ne incitici bir tavır!

Oysa Büyük Ata: “Özgürlüğün de eşitliğin de adaletin de dayanağı Ulusal Egemenliktir” derken boyunduruk altında olmanın zalimliğine, kötülüğüne özellikle vurgu yapıyordu.

100. Yıl, Ulusal Egemenliğin ve Türkiye Cumhuriyetinin “ilelebet payidar” olacağının günümüze ulaşan ilk işaretidir. Bu egemenliği ve özgürlüğü elbette geleceği inşa edecek olan çocuklara emanet etmiştir.

Bu emanet Cumhuriyettir, Özgürlüktür; Yurdumuzdur, Milletimizdir. Yaşamamıza temel olan ormanımız, meramız, suyumuz, dağımızdır. Bir çakıl tanesini vermemek için kanlarını döken atalarımızın bize bıraktığı emaneti korumak ve geleceğe taşımak gibi önemli ve kutsal bir borcun sahipleriyiz.

Bu milletin ve insanlığın mirası olan her türlü doğal varlığa gözünü diken, doymak bilmeyen servet avcısı vatanbilmezler bilmelidirler ki,   Artvin halkı için her türlü kamusal varlık, ulusal egemenliğimizin ayrılmaz bir parçasıdır ve korumak için bir adım bile geri adım atmadan mücadeleyi sürdürmek kararlılığındadır. “Ulusal egemenlik” sıradan bir söz değildir. “Kayıtsız şartsız milletin” olmasının da çok özel bir anlamı vardır. Ulusun malı milletindir demektir; ona, buna, şuna verilemeyecek kadar kutsal bir emanettir.

Niyeti bozuk olanların aklının bir kenarında kalsın isteriz: Çocuklarımız başkalarının buğdayı, pamuğu, ormanı ve suyuyla büyümeyecekler, fakirliğe mahkum edilemeyecektir, bu böyle biline.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun. Nice yüz yıllara

Yeşil Artvin Derneği